30 Kasım 2010

Cevizli Kabak-Havuç Mezesi






Ati'nin Mutfağı'nda yayınlayacağım ilk meze olan Kabak-Havuç, yaz kış sofralara lezzet katan ve çok kısa süre içerisinde hazırlanabilen bir meze. Ayrıca içeriği de her daim evde bulunan   malzemelerden oluşuyor. Bu meze yaz günlerinde yoğurdun serinlği ile de bünyeyi ferahlatıyor. Olmazsa olmaz tabii ki Sarmısak.

Malzemeler:
  • 4 adet Kabak
  • 3 adet Havuç
  • 1 adet büyük boy Soğan
  • 100 gr çekilmiş Ceviz
  • 6-7 çorba kaşığı Yoğurt
  • 3 diş Sarmısak
  • 5-6 dal Dereotu
  • 4 çorba kaşığı sızma Zeytinyağı
Kabakları iyicen yıkayarak üzerindeki tüylerinden arındırıyoruz ve bir kap içerisine kabukları ile birlikte rendeliyoruz. Ardından kabuklarını soyduğumuz havucu da aynı kap içerisine rendeliyoruz. Genişçe bir tava (tercihen Wok) içerisine zeytinyağını ve yemeklik doğradığımız soğanı ekleyerek kavurmaya başlıyoruz. Soğanların ölmesini beklemeden kabak ve havuç rendesini de wok içerisine ekliyoruz. Burada dikkat edilecek kısım wokun altı harlı olarak açık tutulacak ve mümkün olduğunca kabak ile havucun suyunu salmaması sağlanacak. Kabak havuç soğan karışımı hafiften dibi tutturularak karamelize hale geldiğinde ocaktan alınacak ve soğumaya bırakılacak. Bu arada diğer taraftan sarmısaklı yoğurt hazırlanacak ve yoğurda çekilmiş ceviz eklenecek. Wokta bulunan karışım soğuduğunda  ise yoğurt ile karıştırılacak ve kıyılmış dereotu eklenerek iyice karıştırdıktan sonra buzdolabında soğumaya bırakılacak. 1 saat sonra mezemiz servise hazır. Afiyet olsun...

Eskişehir Papağan Çiğ Börek


Bugün  bahsedeceğim lezzet mekanı Eskişehir'de ayak üstü hızlı bir yemek tüketirken aynı zamanda lezzetten ödün vermek istemeyenlerin uğramak isteyeceği bir mekan. Zaten Eskişehir demek öğrenci demek olduğundan fiyatlar şehir genelinde oldukça makul tutulmuş durumda. Bir porsiyonda 5 tane çiğ börek de gayet doyurucu. Mekanda çatal bıçak servisi yok, peçete ile tutarak üfleye üfleye yemeye koyuluyoruz. Fazla yağ ile arası iyi olmayanlar için yemeden önce çiğ böreğin peçetye emdirilmesi yerinde olacaktır. Bandırma sahilnde yediğim çiğ börekler kadar olmasa da lezzeti tatmin edici boyutlarda. Yemek saatlerinde mekan küçük olduğundan yoğunluk yaşanmaktadır, sıra bekleyebilirsiniz.Bu arada kredi kartı geçerlidir ve paket servis vardır. Afiyet olsun... 

Adres: Köprübaşı Cad. Yalbı Sok. No:5 Eskişehir
Tel: 0(222) 231 43 62

29 Kasım 2010

Roesti (Röşti)


Ati'nin mutfağında bugün yayınlayacağım tariflerden biri, İsviçre mutfağından bir lezzet olan Roesti, yani bizdeki adı ile Röşti. Yapımı çok kolay ve lezzetli olan bu yemeği dilerseniz ana yemek yanında garnitür, dilerseniz de kavaltıda değişik bir lezzet olarak sunabilirsiniz. Yapımı sırasında dikkat edeceğimiz bir kaç küçük nokta dışında da oldukça basit bir tarif.

Malzemeler:
  • 3 adet Orta boy Patates
  • 150 gr Rende Kaşar
  • Tuz, Karabiber, Pul Biber ve Rende Muskat
  • 2 Çorba kaşığı Süt
  • 4 Çorba kaşığı Zeytinyağı
Öncelikle patatesleri kabukları ile beraber haşlıyoruz. Haşlanan patatslerin kabuklarını soyarak genişçe bir kabın içersine rendenin büyük kısmı ile rendeliyoruz. Ardından orta arlı ateşe oturttuğumuz teflon tava içerisine zeytinyağını koyuyoruz. Rendelediğimiz patatesin yarısını tavanın dibine bastırarak döşüyoruz. Üzerine rende kaşarı ve baharatları koyduktan sonra kalan patates rendesi ile üzerini kapatıyoruz. Patateslerinizin boyutlarına göre uygun genişlikte bir tava seçmeniz gerekiyor, aksi taktirde kaşarlar patateslerin arasından akarak görünüm açısından sıkıntı yaratabiliyor. Tavaya tüm malzeme konduktan sonra sütü de ilave ederek tavanın üzerine ağırlık olması açısından bir tabak yerleştiriyoruz. Patatesin alt kısımı çıtır olarak kızardığında tavayı ters çevrerek pişmiş olan kısımı tabağa yatırıyoruz, ardından da tabaktaki kısımı tavaya doğru kaydırarak çevirme işlemini tamamlıyoruz. Çevirme işlemi tamamlanınca tekrardan biraz  bastırıyoruz. Üzerine tabak kapatırsanız çıtırlığını kaybedeceğinden, çevirme işleminden sonra tabak ile işimiz bitiyor. Diğer tarafı da kızarınca Röşti'miz yenmeye hazır. 5 dakika soğumaya bırakmak faydalı olacaktır. Afyet olsun...


Ciğerci Bahattin & Ocak Künefe (Mersin)



Daha önce defalarca gittiğim ve her seferinde tam anlamıyla memnun olduğum mekanların başında geliyor Ciğerci Bahattin Usta. Masaya oturduğunuzda siparişiniz alınmadan masa donatılmaya başlanıyor. Masaya serilen kağıtların üzerine sırasıyla satırla hazırlanmış Ezme Salata, Sumaklı Pul Biberli Közlenmş Soğan, Soğan Piyazı, Lavaş ve yeşllikler. Ardından siparişleri veriyoruz. 5er kuzu şiş 5er de ciğer şiş ile başlıyoruz. Tabi ki yanında da bakır bardaklarda getirilen buz gibi ayran. Her şey çok hızlı ulaşıyor masamıza ve afiyetle tüketmeye başlıyoruz. Garsonların ise bir gözü sürekli masalarda. Masalarda eksilen bir şey olduğu anda yenisi servis ediliyor. 


Şişler bitmeye yakın takviye yapalım mı diye geliyor garsonlar, künefeye yer ayırmak istediğimiz için bu talebi geri çeviriyoruz. Künefeler şişlere nazaran biraz daha uzun sürede geliyor ama bu da size yemeği sindirmek için bir süre tanıyor, bu arada gelen çaylar elbette ki şirketten :) Künefenin yanında kesme dondurma almanızı özellikle tavsiye ederim. Bu lezzette bir künefeyi eminim çok az yerde yiyebilirsiniz. Sıra geldi hesabı istemeye. Tüm yediğimiz yemekler ve içtiklerimizle birlikte Ciğerci Bahattin'de ödediğimiz rakam her gelişimizde kişi başı 25 TL'yi geçmiyor. Mersin'e yolunuz düştüğünde mutlaka uğramanız gereken yerler listesine eklemeniz gereken bir lezzet durağı. Afiyet olsun...



03 Kasım 2010

Elmalı Pay (Apple Pie)



Bugün mutfakta vakit geçirme şansım epey oldu. Vaktim olunca tatlı yapmak da kaçınılmaz oluyor. Bugün annemin Alman Mutfağı'ndan  bir lezzet olan Elmalı Pay'ı yapacağım. Elma seçimi size kalmış, benim ekşi elmadan yapıldığında daha çok hoşuma gidiyor ama Amasya Elması ile de güzel tat alabiliyorsunuz. Yapımı da oldukça basit olan bir çay saati veya yemek sonrası tatlı tarifi. İşte malzemeler:

  • 500 gr Un
  • 200 gr Margarin (Oda sıcaklığında)
  • 120 gr Şeker
  • 2 Yumurta (Oda sıcaklığında)
  • 1 tutam tuz
  • 2 adet Elma
  • 75 gr Fındık
  • 2 tatlı kaşığı Tarçın
Unu tezgaha döküyorum ardından minik küplere ayırdığım margarini unun üzerine döküyorum. Sonrasında da kalan malzemeleri  üzerine dökerek yoğurma işlemine başlıyorum. Başlarda yumurta etkisiyle yapışkan olan hamur yoğurdukça kıvamına geliyor. Margarini tamamen hamurla homojen hale getirene kadar yoğurmaya devam ediyorum. Hazır olan hamurun 2/3'sini tepsiye yayacağım kalan 1/3'lik kısmı ile de üzerine şeritleri çekeceğim. Tepsiyi yağladıktan sonra hamuru tepsinin ortasından kenarlarına doğru ellerim yardımıyla yayıyorum. Sıra geldi üzerine malzemeleri yaymaya. 2 elmanın kabuklarını soyarak küçük küçük doğradıktan sonra bir kap içerisinde tarçın ile karıştırıyorum. Rondo ile kıydığım fındıklarıda ekleyerek iyice harmanlıyorum. Hazırladığım karışımı hamurun üzerine yaydıktan sonra, hamurun kalan parçasından şeritler oluşturarak üzerini kapatıyorum. 200 dereceye ısıttığım fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirdiğimde de geriye sadece afiyetle yemek kalıyor :) Afiyet olsun...


Kuru Patlıcan Dolması (Kuşbaşı Etli)



Geçen haftalarda yaptığım Gaziantep ziyaretinde satın almış olduğum kuru patlıcanları ve sumak ekşisini daha yeni kullanma şansım oluyor. Evet bugün Antep ve çevre illerinde sıklıkla yapılan yöresel bir tat olan Kuru Patlıcan Dolması var Ati'nin Mutfağı'nda.  Gaziantep çarşısı beni herzaman mıknatıs gibi kendine çekiyor. Dilediğiniz çeşitte baharatlar, kurutulmuş binbir çeşit ot ve tabi fıstık ile baklava. Uçağın kabul ettiği ölçüde çantalarımı ve ellerimi doldurarak İstanbul'a döndüm.  Bu kadar çene yeter, dilerseniz malzemeleri yazmaya başlayayım.

Ana Malzemeler:
  • 25 adet Kuru Patlıcan
  • 2 baş Kuru Soğan

İçi için:
  • 500 gr orta yağlı kuşbaşı et
  • Yarım demet maydonoz
  • 1 tepeleme yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • Her dolma için 1 tatlı kaşığı pirinç 
  • 200 gr konserve domates
  • Tuz, Karabiber, Kırmızı Biber, 
  • 2 baş Soğan
  • 4 diş sarmısak
Sos için:
  • 1 Yemek kaşığı Biber salçası
  • 2 Yemek kaşığı Sumak ekşisi
  • 3 Yemek kaşığı Zeytinyağı

İlk yapacağımız şey içerisine 1 kaşık tuz attığımız tencerede su kaynatmak. Kaynamış olan suya kuru patlıcanları ve kabuğu soyulmuş 2 baş soğanı koyuyoruz ve 15 dakika yumuşamalarını bekliyoruz. Bu arada içini hazırlamaya koyulabiliriz.  Fark ettiğiniz gibi dolmayı kıyma ile değil kuşbaşı et ile yapacağım. Kasaptan aldığım kuşbaşı eti evde daha da küçük zar kadar parçalar hale getiriyorum ve derin bir kaba aktarıyorum. Bir kenarda ise 25 dolma için 25 tatlı kaşığı pirinci bir kapta ılık su ile iyice yıkayarak bekletiyorum. 2 baş soğanı yemeklik ince ince kıyarak et ile karıştırıyorum. Üzerine salçaları, kıyılmış maydanozu, dövdüğüm sarmısakları ve baharatlarını ekleyerek iyice yoğuruyorum. Ellerimiz yemeğe değmeden lezzetli olmuyor bu meret malesef :)

15 dakika kaynayan kuru patlıcan ve 2 baş soğanı tencereden alıp soğuk suya koyuyoruz. Bir kaç dakika soğuk suda bekleyen patlıcanları süzülmeleri için bırakıyoruz. Soğanlarıda kat kat ayırıyoruz. Haşlanan soğanları patlıcanların iç çeperini kaplamak için kullanacağız. Pişirmeyi yapacağımız tencerenin dibine Zeytinyağını ve sumak ekşisini koyarak iyice eritiyoruz. Patlıcanın birini alıp iç çeperini sogan ile kaplıyoruz ve hazırladığımız harç ile dolduruyoruz. Patlıcanların 3/4'ünü dolduruyoruz, fazla doldurursak pişerken içerisinden taşacaktır. Diğer patlıcanlarıda aynı şekilde doldurarak tencereye açık kısımları üst tarafa gelecek şekilde dolduruyoruz. Patlıcanların yarısı hizasına gelecek kadar sıcak su ekleyerek 1 taşım kaynatıyoruz. Daha sonra altını kısarak yaklaşık 45-50 dakika pişiriyoruz. Pişen dolmalardan porsiyon seçiminize göre bir tabağa alıyoruz,üzerine ise içerisine dereotu kıyılmış sarmısaklı yoğurt dökerek servisimizi yapıyoruz. Afiyet olsun...